DÜNYAYI KURTARAN KADINLARDA ARA

6.11.11

Cesur Filiz'in Yeni Dünyası

Filiz, bir yazar, şair, seyyah, grup süreçleri ve diyalog kolaylaştırıcısı ve sosyal girişimci. Onunla önce permakültür ağı üzerinden sanal olarak, sonra bir Kazdağları Otoburları buluşmasında şahsen tanışmıştım. O gün bugündür, yaptıklarının ve yazdıklarının sıkı takipçisiyim. Şu an içinde bulunduğu ve aslında hepimiz adına çıktığı yolculuğu sizlerle paylaşmak istiyorum.


Aslında Sürdürülebilir yaşam blogundan tanıdığımız Filiz 2005 yılından beri geliştirdiği sayısız projeyle Türkiye'deki sürdürülebilir yaşam hareketine inanılmaz bir ivme kazandırdı. Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, Türkiye Permakültür Ağı ve Slow Food Gençlik Gıda Hareketleri, Türkiye’deki ilk Art of Hosting Participatory Leadership eğitimi, Ekolojik Mimari ve Doğal Yapı Atölyesi ve Anadolu Jam buluşması bunlardan bazıları. Son görüşmemizde birinci Türkiye Permakültür Buluşması'nın organizasyon ekibinde beraber yer alma zevkini yaşadığım sevgili Filiz şu anda dünyanın ve insanlığın dönüşümü ve cesur yeni dünyanın doğumu ile ilgili hikayeler toplamak ve paylaşmak üzere yollarda…


Filiz yolculuğuna cesur yeni dünya adını verdi. İnsanlık tarihindeki en önemli geçiş sürecinin hikayesini bizimle paylaşmayı amaçlıyor. Kendilerini ve toplumlarını dönüştürürken Cesur Yeni Dünya'yı yaratan cesur insanların ilham veren hikayelerini... İlk ayağı Amerika'nın batı kıyısında gerçekleşen proje, dünyanın ve insanlığın içinde bulunduğu geçiş sürecinde bireylerin ve toplulukların dönüşümü ve yeni dünyanın yaradılış süreciyle ilgili hikayeler paylaşıyor. Permakültürden alternatif ekonomiye, şamanik uygulamalardan Amerika'daki İşgal Et (Occupy) Hareketine, sürdürülebilir yaşama dair pratik bilgilerden spiritüel uygulamalara kadar pek çok farklı konuda hikayeleri görsellerle paylaşan Filiz Telek hepimizi bu öğrenme yolculuğuna eşlik etmeye ve ilham almaya davet ediyor ve diyor ki:


"Pek çok kadim bilgi ve öğretiler bize gerçekliğimizi düşüncelerimizle, hayal ederek yarattığımızı söylüyor. Dünyaya dair inandığımız bir hikaye gerçekliğimiz oluyor. O halde yeni bir dünyayı hayal ederek yaratabilir, gerçekliğimize dönüşen hikayeyi yeniden yazabiliriz. Hem de içinde olduğumuz bu kritik noktada...Cesur Yeni Dünya, sürdürülebilir, adil, bereketli bir dünyanın ŞİMDİ ve GERÇEK olduğunu gösterecek. Bu, uzak bir geleceğe ait vizyon değil; bu içinde olduğumuz ana ait bir vizyon. Bu yeni gerçekliği, yaratıcılıkla, cömertlikle, dehayla ve dayanışma içerisinde ilmek ilmek dokuyan kişi ve toplulukların hikayelerini anlatacağım burada. Siz de benimle Cesur Yeni Dünya’yı keşfetmek ister misiniz?




Filiz bu yoluculuğunda kitle fonlaması sistemi kullanıyor, destek olmak isterseniz www.indiegogo.com/sacredresonance bağlantısından katkı verebilirsiniz.

29.8.11

başka bir dünya mümkün diye yola çıktı...

.... Türkiye'ye zaman bankası kavramını getirdi!

Dünyayı kurtarmaya niyetli birbirinden güzel kadınlardan bu sefer hangisini tanıtsak diye düşünürken Ayşegül Güzel aradı ve seninle röpörtaj yapmak istiyoruz dedi. Onunla tatlı sohbetimizin ardından sıcağı sıcağına ben de size onu tanıtayım dedim.

Ayşegül girişimci ve yaratıcı kişiliğini önce pazarlama, sonra innovasyon sektörlerinde değerlendirmeye çalışmış, bizim şansımıza göçmenler üzerine bir araştırma projesinde yer alınca gönlünde yatan aslanın sosyal girişimcilik olduğunu keşfetmiş.

Uzun zamandır http://baskabirdunya.wordpress.com/ adresinde sosyal girişimcilikle ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaşarak etrafına ilham saçıyor. Bununla da kalmıyor, Barselona'dan dönerken oradaki yaşam deneyimini kullanarak bizlere çok büyük bir hediye yapıyor: Zaman Kumbarası, yani ZUMBARA.
"Zumbara paylaşarak hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek isteyen insanların buluştuğu bir topluluk diyebiliriz. Zaman Bankası sistemi ve sosyal ağlardan (internetten) güç alan bu web sitesi ihtiyaç anında herkesin zamanının eşit değerde olduğunu vurgular. Eşitlikçi ve adaletçi bir sistemdir. Hayatta paradan daha önemli şeyler olduğunu, gerçekten sahip olduğumuz tek şeyin zamanımız olduğunu hatırlatır. Farklılıklarımızın bizi zenginleştirdiğini, birbirimize ihtiyacımız olduğunu tecrübe ettirir. Güven, karşılıklılık ve katılım (sosyal sermaye)sağlar."
Zumbara'yla tanıştığımda küçük bir kasabada masa başı bir işte çalışıyor bu sırada permakültürle ilgili araştırmalar yapıyordum. Dünyanın başka yerlerinde paranın geçmediği hizmet paylaşımı sistemlerinin varlığını okuyordum. Türkiye'de böyle bir sistem kurulduğunu duyunca hiç düşünmeden kayıt oldum, benimle aynı şehirde hiç üyesi olmamasına aldırmayıp birkaç ay içinde 4 farklı şehirden 6 kişiyle telefon ve e-posta üzerinden hizmet paylaştım. Zumbara'da paylaşabileceğiniz hizmetler hayal gücünüzle sınırlı; masaj da yapabilirsiniz, avizenizi de taktırabilirsiniz, bisiklete binmeyi öğretebilir ya da bahçenizi çapalatabilirsiniz. Paranın geçmediği ve herkesin zamanının eşit değerde olduğu bu dünyaya Zumbara kayıt sayfasından girip süprizlerle dolu bu serüvene siz de katılsanız ne güzel olur. Zumbara'nın Günlüğü'nü de takip etmeyi unutmayın.

Şimdi yazılarına yakından bakınca iyice anladım Ayşegül'e hissettiğim yakınlığı. Dünyayı Kurtaran Kadınlar'ın bakış açısını öyle güzel ifade etmişki;

"evet, başka bir dünya mümkün ve bunu sağlayacak olan güçlü ve sorumluluk sahibi bireyler"


21.8.11

Selen'le Agroekoloji ve Nostalji

Blogumuzu en başından beri, dünyayı küçük zarif kadın adımlarıyla kurtarabileceğine inanları bir araya getiren bir yer olarak düşledik. Biliyorsunuz değil mi, ekranın sağ tarafında bu kadınlardan bizim keşfedebildiklerimize sizin de ulaşabilmeniz için bir bağlantı listesi var. Ama sadece bir listeyle onlara hak ettikleri yeri verdiğimizi tabii ki düşünmüyoruz. Hep bu kadınları size kendimizce anlatsak istiyorduk. İşte o gün geldi! Tazecik bloguyla nostalji ve ekoloji yolcuğunu anlatmaya başlayan Selen bize ilham verdi.

Selen'i Agroekoloji Günlüğü'nden tanıyorduk. Sonra Türkiye Permakültür Buluşması sayesinde güzel yüzünü gördük tatlı sohbetini yaşadık. Şimdi
kendisi yepyeni blogu Yoksa Siz Hala? da bize en taze yolculuklarını anlatıyor.

Selen arkeoloji ve sanat tarihi eğitiminden sonra doğal tarımın ve sağlıklı gıdanın peşine takılmış bir gezgin. Yurtdışında agroekoloji, yani gıda ve tarım sistemleri üzerine eğitim alıyor. İnsanoğlu olarak el birliği ile doğaya verdiğimiz zararları tersine çevirebilmek için sürekli bir şeyler öğrenme, hayatında bir şeyleri değiştirme ve bu denemelerini bizlerle paylaşma çabasında. Mesela geçenlerde kendi üzerinde deneyip test ettiği ev yapımı doğal deodorant denemesini blogunda bizimle paylaştı.

Selen dünya ve kendisi için doğru, sağlıklı, sürüdürülebilir olanı arayışında geleceğe baktığı kadar geçmişe de bakıyor. En çok da bu yönüyle özel. Yazılarını okurken insanı bir merak sarıyor, acaba Selen'in anneannesinden babaannesinden neler öğreneceğiz diye.

Selen'in çok eski bir arkadaş samimiyeti ile paylaştığı anıları, yolculukları, hayalleri ve fotoğrafları için teşekkür ediyor, iki blogunu da ziyaret etmenizi hararetle tavsiye ediyoruz.

16.8.11

rahim ağzı kanseri ve HPV aşısı


HPV aşısı ile ilgili televizyon reklamlarını izler izlemez kafamda koca koca soru işaretleri oluşmuştu. Bu kadar büyük bir tehdidi nasıl daha önce duymamıştık ve neden bu önemli aşı daha meydanda yokken şimdiden televizyonda reklamı yapılıyordu. Tam da modern kadının yaşam biçimine vurgu yapıp, sizi gidi cinselliğini özgürce yaşayan kadınlar, bu yediğiniz naneler yanınıza kalmayacak mesajını veriyorlardı.

Aradan uzun zaman geçti, HPV aşısı, bu kadar da önemli olmasına rağmen gündemden düştü, benim de arkadaşlarıma aman ha iyice araştırın bu işin aslını, kanmayın reklamlara diye uyarma ihtiyacım ortadan kalktı...bugün şu yazıyı facebookta görene kadar....

evet tek taraflı bir yazı, ben şahsen dünden ikna olmuştum, herkesin kendi araştırmasını yapıp kendi kararını vermesi için paylaşıyorum;
http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2010/07/16/yazilar/elestirel-yazilar/ilaclar/rahim-agzi-kanseri-ve-hpv-asisi-hakkinda-bilimsel-gercekler/

18.7.11

temizlik!

Hem Türkiye Permakültür Buluşması, hem de Onur Haftası etkinliklerinde doğal menstruasyon ve alternatif ürünler konusu oldukça ilgi gördü. Türkiye'de en az bilinen alternatif ürün olan menstruasyon kapları hakkında sorular arttı. Menstruasyon sırasında tabiki temzlik başlıca kaygılarımızdan. MeLuna kapların temizliği hakkında aşağıdaki ayrıntılı açıklamayı Menstrüasyon Kabı da Neyin Nesi? Nasıl Kullanılıyor? başlığı altına ekledik. Unutmayın, bu bilgiler Termoplastik Elastomer'den üretilmiş MeLuna kapların temizliği için geçerli. Diğer malzemelerden üretilmiş farklı markaların kapları için temizlik koşulları farklı olabilir. Lütfen satın aldığınız firmadan bilgi alın.
MeLuna'nızın Temizlenmesi
Menstruasyon dönemi sonunda ve öncesinde MeLuna kaynatılarak kolayca dezenfekte edilir. Kaynatarak temizlik için Meluna'yı yeterli miktarda kaynar suda 1-2 dakika bekletin. MeLuna'nın kaynatma kabının dibine değmeden suda yüzmesine yetecek kadar su kullanmayı unutmayın. Prensip olarak MeLuna'yı dezenfekte etmek için herhangi bir tencere, çaydanlık, cezve kullanılabilir.
Temizik için diğer yöntemler ise piyasada bulunan dezenfektanlar, oksijenli su (H2O2) ya da klorlu sudur. Bu tür kimyasalları kullanmayı tercih ederseniz MeLuna'yı tekrar kullanmadan önce iyice durulayın.
Meluna'nızın Kullanım Sırasında Temizlenmesi
Kullanım sırasında temizlik için akar suda durulama yeterlidir. Daha derinlemesinde temizlik isterseniz vajina temizleyicileri kullanabilirsiniz (pH 3,5).

Birçok kadın kabı idrarı ile dezenfekte ederek kullanır. Normal koşullarda idrar sterildir. Yahut MeLuna'yı tuvalet kağıdı ya da peçete ile silebilirsiniz. Eğer yanınızda su bulundurursanız MeLuna'yı yıkayıp tekrar yerleştirebilirsiniz.
Menstruasyon dönemi bittiğinde MeLuna bir önceki başlıkta açıklandığı gibi dezenfekte edilmeli ve ürünle birlikte gönderilen kesesinde saklanmalıdır.

8.6.11

dünyayı kurtaran kadınlar türkiye permakültür buluşmasında


Dünya hızla değişiyor. Bunun en büyük kanıtı, daha 2 yıl önce Türkiye’de permakültürü
tanıyanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, bugün geniş katılımlı bir permakültür
buluşmasını gerçekleştiriyor olmamız. Geçtiğimiz son üç yılda düzenlenen eğitimler ve
uygulamalar, bilgi ve deneyim paylaşımı sonucu permakültür felsefesi ve uygulamaları
ülkemizde de yerleşmeye ve permakültürle ilgili bir bilgi ve tecrübe birikimi oluşmaya başladı.
Adil, dengeli ve çeşitliliği destekleyen, sürdürülebilir bir yaşam için bilgi, deneyim ve yüreklerimizi paylaşmaya davet ediyoruz sizleri.

İçerik ve katılım konularında ayrıntılı bilgiye http://permakulturplatformu.org/?p=1519 adresinden ulaşabilirsiniz.

Buluşmada "ay çadırı" başlıklı bir söyleşi/atölye düzenleyip hem ekolojik menstruasyon ürünleri hakkında bilgi verecek hem de yıkanabilir ped yapmayı öğreneceğiz...

26.5.11

menapozdan kansere, hayıt ağacının faydaları...

Bir çok hastalığa iyi gelen hayıt, en çok erkeklerdeki cinsel isteği azaltmasıyla ünlenmiştir. "Namus ağacı", "rahip biberi" adları bu özelliğini anlatır. Homeros'un İlyada destanında namus simgesi olarak geçer. Hayıtın şifası için kullanımı yaklaşık 2500 yıl geriye gider. İ.Ö. 450 yılında Hipokrat'ın hayıtın yaraları iyileştirici özelliğine değinmesinden beri bu otun erkeklerde cinsel isteği azaltıcı, kadınlarda hormon dengeleyici etkisi ön plana çıkarak, kullanımı günümüze kadar gelmiştir. 1200 tarihli Fars tıp kitaplarında hayıtın 'zaptedilemez rahim enerjisi' olarak tanımlanan, isteriyi iyileştirici özelliklerine değiniliyor. Mısır'daki pazarlarda hala bu rahatsızlığa karşı satışı yapılıyor.Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği web sitesinde hayıtın özellikle üreme sistemi sağlığında kullanımı hakkında detaylı bilgi bulabileceğiniz bir yazıyı paylaşmak istedik.

http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=74
Plants for a Future (Gelecek için bitkiler) örgütünün kurucusu Ken Fern eski bir videosunda eşinin doğuştan kısır olmasına rağmen hayıt tohumu kullanarak çocuk sahibi olduğunu söylüyor. Permakültür Bitkileri isimli video izlenmeye değer.

21.4.11

kadınlar barış için pedal çeviriyorlar...izlemek ister misiniz?

Orta Doğudaki mevcut istikrarsızlık durumunun özellikle kadınlar ve çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekebilmek; Uyuşmazlık bölgesi olarak algılanan Orta Doğu’da yaşayan kadınların günlük hayatlarını serbestçe tartışabilmeleri için bir platform yaratabilmek; Barış sürecinde kadinlarin aktif sekilde rol almasini tesvik etmek amacıyla her yıl Ortadoğu'da pedal çeviriyorlar...

İngiltere’de Uluslararası Gençlik Çalışma Danışmanlığı yapan Detta Regan’ın yaratıcısı olduğu ve koordinatörlüğünü yürüttüğü projeye katılan dünya kadınlarının hedefi dünya basının desteğiyle birlikte dikkatleri bu bölgeye çekmenin yanı sıra bölgede güvenli bir şekilde insanların gezmesinin önünü açmak. 2004 yılından beri yaklaşık 40 ülkeden her sene 500 kadının katılımıyla “Kadınları İzle-Kadınlar Barış İçin Pedal Çeviriyor” projesi gerçekleştiriliyor.

2011 bisiklet turunun tarihleri 15-29 Ekim olarak belirlenmiş. Tura katılmak için profesyonel bisikletçi olmak gerekmiyor.

Projeye destek, katılım, takip için
http://ftwturkey.blogspot.com/
http://followthewomen-turkey.blogspot.com/
http://www.followthewomen.com/
adreslerini kullanabilirsiniz.

12.4.11

uzun bir aradan sonra...vajina sağlığı


Bugün Kanada Kadın Sağlığı Ağı'nın web sitesini inceliyordum. Vajina sağlığı ile ilgili bir makaleden bir bölümü sizlerle paylaşmak istedim. Bazılarımızın zaten bildiği, bazılarımızın belki üzerinde pek düşünmemiş olabileceği noktalara değiniyor.

Vajinamın sağlığını nasıl koruyabilirim?

Vajinal koku ve akıntı konusunda bir çok kadının kafasında soruişaretleri vardır ve neyin "normal" olduğu merak edilir.

Her kadın ve vajinası benzersizdir. Ortak özellikler bulunmakla beraber, her kadının kendi kokusu ve menstruasyon dngüsüne bağlı olarak belirli bir akıntı miktarı vardırç Vajinalar cinsel uyarılar ve fiziksel aktiviteler sonucunda sıvı üretir. İç çamaşırınızd beyaz ya da sarıya kaçan hafif lekeler görürsünüz ve kötü olmayan ama belirli bir koku duyarsınız. Bu normaldir.

Bu işaretlere ve vücuunuzun özel döngüsüne dikkat etmek iyi bir fikir. Kendiniz için olağan olanı tanırsanız bir şey değiştiğinde daha çabuk farkeder ve ne zaman tıbbi destek almanız gerektiğini daha kolay anlarsınız.

Vajinal tahrişten nasıl sakınabilirim?

Genellikle genital bölgeyi kuru tutarak ve iyi havalandırarak vajinal tahrişlerden kaçınabilirsiniz. Bunun için aşağıdaki yöntemleri kullanabilirsiniz:

8.2.11



12 Şubat cumartesi günü Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nde bir söyleşi var. Yaklaşık bir buçuk yıldır permakültürle, yani doğayla uyumlu yaşam tasarımıyla ilgili okuduklarımı, izlediklerimi, yaptıklarımı, gördüklerimi ve duyduklarımı buna fırsat bulamayanlarla paylaşmaya çalışacağım.

Permakültürün bir sürü tanımı var, e isminden de pek birşey anlaşılmıyor doğrusu. Benim favori tanımım kavramın babası Bill Mollison'dan;
Bill: Permakültürün ne olduğunu ben de bilmediğimden eminim. Zaten işte bunu, dogmatik olmamasını seviyorum. Ancak gelmiş geçmiş tek organize tasarım sistemi olduğunu söylemeliyiz.

Mollison'un kurucusu olduğu Avusturalya Permakültür Enstitüsü'nün tanımı ise şöyle;
Permakültür (permanent agriculture = kalıcı tarım), doğal ekosistemlerdeki çeşitliliğe, istikrara ve dirence sahip, tarımsal verimliliğe yönelik ekosistemlerin bilinçli olarak tasarlanması ve sürdürülmesidir. Arazi ve insanların uyumlu bütünlüğü sayesinde yiyecek, enerji, barınak ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçların sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasıdır.

Söyleşinin başında Bill Mollison'ın dünyayı dolaşarak permakültür uygulamalarını anlattığı 4 bölümlük Global Gardener (Küresel Bahçıvan) filminin ilk bölümünü, Avusturalya, Hindistan ve Zimbabwe'ye uzanan bir nevi permakültüre giriş dersini izleyeceğiz. Arkasından ben dilim döndüğünce permakültür tasarımı nedir, bu yöntemle insanlar neler başarıyor onu anlatmaya çalışacağım. Sonra da aynı serinin dördüncü bölümünde New York, Harare ve yine Zimbabwe'den şehirde permakültürle ilgili örnekleri izleyeceğiz. Etkinliğin sonuna bir soru cevap kısmı koyduk ama aslında baştan sona sohbet şeklinde geçmesini umuyorum.

görüşmek üzere...

tarih:
12 şubat 2011 cumartesi

program:
14.00 film gösterimi: global gardener in the tropics (küresel bahçıvan: tropiklerde)
14.30 söyleşi: Permakültür, doğayla uyumlu yaşam tasarımı
15.30 film gösterimi: global gardener urban (küresel bahçıvan: kent)

yer:
mimarlar odası ankara şubesi
konur sok. no:4 kat:5 kızılay

iletişim:
0 312 4178665




25.1.11

anadoluyu vermeyeceğiz


24 Ocak 2011 pazartesi günü biz de meclisin önündeydik, biz de anadoluyu vermeyeceğiz dedik... sarıkızdan kibeleye anadolu kadınlarının gözü üzerinizde!

eylemin coşku ve enerjisini oldukça iyi yansıtan görüntüleri burada izleyebilirsiniz

Son sayımda 180e ulaşan sayıda örgütün desteklediği Anadolu'yu Vermeyeceğiz hareketi genel olarak tüm doğa katliamlarına, özel olarak ise mecliste görüşülmek üzere olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısına karşı kuruldu.

burada destekleyen kuruluşların isimlerini ve yasa tasarısı ile ilgili ortak değerlendirme metnini
okuyup anadolunun sesini dinleyebilirsiniz. basın açıklaması sırasında çekilen rengarenk
fotoğrafların devamını ise burada görebilirsiniz.



Büyük Anadolu Yürüyüşü ise Nisan 2011'de...

Anadoluyu Vermeyeceğiz!


dünyayı kurtarmaya karar veren kadınlar yeşilist blogda



Küçük bir sahil kasabasında yaşayan ve öğlen yemeklerinde buluşup her yemeğin sonunda kendini dünyanın gidişatını, GDOları, HESleri, nükleer atıkları, plastikle dolu okyanusları, trolle avlanan balıkçıları, permakültürü, Fukuoka tarımını, ekoköyleri veya alternatif ekonomileri tartışırken bulan iki kadınız....devamı

22.1.11

bu yönünü hiç düşünmemiştik...

Son zamanlarda artık şu kapları bir kenara bırakalım da dünyayı kurtarmak için başka neler yapabiliriz onlardan bahsedelim diyorduk...ama dün aldığımız bir e-posta bu yazıyı yazma ihtiyacı doğurdu.

Bir ay önce bize ulaşıp miyomları nedeniyle aşırı kanamalar yaşadığını ve kabın hayatını kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağını denemek istediğini söyleyen bir dostumuzdan aldığımız haber bizi çok şaşırttı.

"Kabı kullanmak, aşırı kanamamın ne kadar aşırı olduğunu ölçmemi sağladı. Her regl döneminde 700-750 ml kan kaybettiğimi görüp bedenimdeki toplam kanın da 4000 ml kadar olduğunu öğrenince, sekiz yıl önce önerildiği gibi ameliyat olmaya karar verdim."

Kap emici olmadığı için kanamanızın tam olarak ne kadar olduğunu ölçmeniz mümkün oluyor. Kabın bu derece tıbbi bir işlev göreceğini hiç düşünmemiştik. Bu arada deneyimlerimizi paylaşmanın, böyle bir blogda toplanmanın da önemini bir kez daha anladık. Her ne kadar kendi kullandığımız bir ürün de olsa kendi başımıza ancak kısmen anlatabiliyoruz demek ki.

Dostumuza acil şifalar dileriz. Umarız hayatına daha sağlıklı devam etmene vesile olmuşuzdur.

13.1.11

biz kimiz, neden burdayız?


Blogu yaklaşık 3 ay önce açtığımızda aklımızda şekillenmiş ve şekillenmemiş birçok şey vardı. Herşeyi tasarlayıp öyle mi başlasak, yoksa en somut ucundan tutup çeksek mi diye bayağı düşündük. Ama blogu tasarlamaya başlayınca içimize düşen ateş harlandı ve bir an önce yayına geçme dürtüsüne karşı gelmedik. Nasıl olsa yanımızda bir sürü dünyayı kurtaran kadın vardı, elbet hep birlikte güzel birşeye doğru ilerleyecektik. Ve umduğumuz gibi oldu. Bir çok sevgili kadından birçok güzel öneri aldık. Bizi ilk günden sessiz sedasız takip eden bir kadının dürtmesi sayesinde de bu yılın ilk yazısında bu "oluşumu" biraz daha tarif etmek gerektiğini farkettik.

Öncelikle amacımız sadece menstruasyonu ele almak ya da menstruasyon ürünlerini tanıtmak değil. Şimdilik böyle görünebileceğinin farkındayız ama herşeyin zamanı geldiğinde yerine oturacağını düşünüyoruz. Ve siteye girince hayatında ilk defa menstruasyon kabı diye birşey duyanların yaşadığı şok da hoşumuza gitmiyor değil :) Dünyayı kurtaran kadınların elini atacağı bir çok önemli konu var ama yine de menstruasyonun kadınların evrenle ilişkileri için bir kilit noktası olduğuna inanıyor, o yüzden dünyayı kurtarmak için iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Çünkü alternatif menstrüasyon ürünlerini keşfetmek bizim için bir aydınlanma oldu, bir ürünle insanın hayatı değişmez ama kendi kaplarımızı sipariş etmeye karar verdiğimiz andan beri vücudumuza ve evrenle ilişkimize bakış açımız değişti. Bu ürün ve bu bakış açısı şu ana kadar bize sunulmamış bir seçenekti ve biz başkalarına sunmazsak içimiz rahat etmeyecekti. Deneyimlerimizi burada okuyabilir kendi menstrüasyon bilgileriniz, deneyimlerinizi, hikayelerinizi anlatabilirsiniz.

Kısacası Blog içeriği henüz istediğimiz gibi diyemeyiz. Amacımız menstrüasyon dahil kadınlar ve dünyayı nasıl kurtarabildikleri hakkında herşeyin burada bulunması. Şimdilik sayfanın sağ tarafındaki dünyayı kurtaran kadınlar linklerini takip ederek doğum, eğitim, ekonomi, sağlık, tarım, yemek, ekoloji, kadın hakları vs üzerine, sistemin bize sunmadığı alternatifler hakkında bir çok dünyayı kurtaran kadının fikirlerine ve deneyimlerine ulaşabilirsiniz. Biz çoğu zaman yazmak istediğimiz birşeyin bu linklerden birinde zaten yazılmış olduğunu buluyoruz. Ama söylenecek şeyler bitmez ve ne kadar çok söylenirse o kadar çok gerçek olur, tabii ki biz de bunları yazacağız. İçeriğin genişletilmesi ile ilgili birkaç dünyayı kurtaran kadınla görüşme halindeyiz, sizin de önerilerinizi bekleriz.

Mektubumuzu burada bitirirken, bu yeni başlayan yılın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. İster bilimsel ister mistik yönden bakın, dünyamızın ve insanlığın imtihan halinde olduğu açık. Birşeyler yapacaksak şu an tam zamanı. Umarız bu sene hepimiz memnun olmadığımız birşeyleri değiştirmeyi, sevdiğimiz birşeylere ve öncelikle kendi kendimize daha sıkı tutunmayı başarırız.

Popüler Yayınlar